Yazı
Yazar : Ali YALÇIN
80676 Görüntülenme
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Ali YALÇIN

 

28 Şubat’ın darbesini yediler ve bir daha bellerini doğrultamadılar. Fakülte bitirdiler ama kamuda eğitim hizmet kolu hariç, hiçbir yerde unvanlarıyla çalışamadılar. İnanması güç ama lisans eğitimi üzerine yüksek lisans da yaptıkları halde kamuda meslek lisesi mezunu statüsünde teknisyen olarak çalışıyorlar. Görevde yükselemiyor, yönetici kadrolarına atanamıyorlar. Bilgi ve becerileriyle parmak ısırtıyorlar ama ne yazık ki imza yetkileri yok. Mühendislik tamamlama hakkı için yıllarca mücadele vererek sonunda mevzuatta yol açtılar ama karşılaştıkları entrikaları yazsalar ciltler dolusu kitap olur. Yıllar sonra nihayet mühendislik tamamlama sınavına girdiler ve başarılı olup kayıt hakkı kazandılar fakat YÖK’ün yazısına rağmen mühendislik fakülteleri ve defans lobisi resmen ağızlarından burunlarından getiriyor. Teknik öğretmenler ise haklı olarak YÖK’ün duyarsızlığından şikâyetçiler.
 

Onlar, aldıkları eğitimin pratiğe dönük olması dolayısıyla piyasadaki en iyi yetişmiş teknik elemanlar. Her tür projeyi tasarlama ve uygulama becerileri var. Öğretmen olarak yetiştikleri halde sanayinin aradığı ama projelerde imza yetkisi olmadığı için iki ellerini açarak, ‘Biz ne yapalım, hadi siz söyleyin’ dediği kişiler. Toplamda 3-4 fakülte ile revaçtaydılar. Fakülte sayısı, ne hikmettir bilinmez, hedefsiz ve amaçsız olarak birkaç yıl içerisinde 19’a çıkarıldı. Doğal olarak arz-talep dengesi bozuldu. 28 Şubat’ın mesleki eğitime vurduğu darbe ile birlikte meslek liseleri dibe vurunca; 19 fakülteden toplamda 80 bin mezun ile piyasanın parası iken, birden pulu oldular.
 

Yükseköğretim Kurulu’nun 2007 Strateji Raporu gereği sorunlar gerekçe gösterilerek, TEF’lerden ‘E’ silindi ve Teknik Eğitim Fakülteleri, Teknolji Fakültesi (TF) oldu. 2010 yılına gelindiğinde, Teknoloji Fakülteleri mühendis yetiştiren fakülte, Teknik Eğitim Fakülteleri ise tarihe gömülmüş mezunları ve eğitimi devam edenlerin ortada bırakıldığı ve haklarında herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı, statülerinin çözüme kavuştulmadığı kadük yapı haline geldi. Mezunlar, kaderleri ile başbaşa bırakılmış, belirsizliğe terkedilmiş kitleye dönüştü.
 

Fakülteleri kapatılan mezunların unvan ve statü mücadelesinde seslerini yükseltmeleri artık kaçınılmazdı. Yıllardır mühendislik tamamlama için verilen mücadelede defans lobisine rağmen binbir zorlukla mesafe almayı mevzuat boyutuyla başardılar. Tam ‘Allah’a şükür’ diyecekken, öyle bir Ali Cengiz Oyunu ile karşılaştılar ki, resmen akıllara durgunluk verecek cinsten.
 

Mühendislik tamamlama sınavına giren 38 bin teknik öğretmenden 16 bin kişinin sınavı kazandığı biliniyor. Sınavı kazanan 16 bin içerisinden 25 bölüm mezununa bir kısım üniversitelerde bölüm başı ortalama 5-6 kişilik kontenjan açılmış görünüyor. Bu durumda ülke genelinde sadece 2 bin 700 kişi “mühendislik tamamlama” hakkı kazanmış oldu. 14 bin 300 kişinin umudu başka bahara kalırken, hak kazanan 2 bin 700 kişinin hevesi ise kursağında kalmış gibi. Defans lobisinin baskısı ile mühendislik tamamla eğitimi tutarsızlık, haksızlık,  hukuksuzluk zeminine doğru kaymakta, alınan hak ise resmen anlamsızlaştırılmaktadır.
 

Mühendislik fakültesi ile teknik eğitim fakültelerinin transkriptlerinin karşılaştırması sonucu ortaya çıkarılan ve 18.03.2013 tarihinde kurula sunulan fark ders sayısı 4-8 arası değişirken, defans lobisinin araya girmesi ile Yükseköğretim Kurulu  en az 10-14 ders alınması zorunluğu getirdi. Üniversitelere ise bunu yüzde 50 artırma imkanı da verince, adeta bebek ölü doğmuş oldu. Üniversiteler, gerek lobi baskısı gerek ise meslek taassubu gereği, teknik öğretmenlerin teknik eğitim fakültelerinde aldıkları derslerin hemen hemen büyük kısmını tekrar almaları dayatmasında bulundu. Mühendislik tamamlama, resmi anlamda olan ama fiilen mümkün olmayan şekilselliğe dönüştürülmüş durumda.
 

YÖK Başkanı Sayın Gökhan Çetinsaya’nın 13 Mart 2013 tarihinde teknik öğretmenlerin huzurunda basına vermiş olduğu beyanatında, 35-40 bin kişinin bu uygulamadan faydalandıralcağı yer alamaktadır. Gelinen nokta itibarıyla beyanat hamasete, YÖK ise ne yaptığını bilmeyen bir kuruma dönüşmüş durumda. Bırakın 35-40 bin kişiyi, bunun zekat miktarı bile bu şartlarda söz konusu eğitimi alamaz ve mühendislik hakkını tamamlayamaz.
 

Teknik eğitim fakülteleri, lisans düzeyinde (4 yıllık) yüzde 90’ı mühendislik düzeyinde  olmak üzere, 190-200 kredilik  eğitim veren teknik fakültelerdir. 3795 sayılı Kanun gereği, en fazla iki yarıyıl tamamlama eğitimi almak kaydıyla mühendis ve yine bu kanun kapsamında teknik eleman olarak görev ve yetki tanımlanması zorunluluğu bulunan fakülteler. Fakat mevzuata rağmen unvan, statü ve yetkileri belirlenmeyen tek fakülte de yine teknik eğitim fakülteleridir. Bu sorumluluk, başta Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’nındır. Tüm teknik eğitim fakültesi mezunlarının unvan ve yetkilerinin belirlenmesi, 3795 sayılı Kanun gereği, normalde yasal zorunluluktur. Neyse, bu konuya tekrar dönmenin anlamı yok. Ben, ‘YÖK, çözüme yönelik attığı adımı tamamlamalı ve mutlaka gereğini yapmalıdır’ diyorum.
 

Aksi halde YÖK ile ilgili meşruiyet tartışmaları, kararlılık, tutarlılık ve etki boyutuyla genişleyerek devam edecek, ‘35-40 bin kişi mühendislik tamamlama hakkından yararlanacak’ diyen YÖK Başkanı Sayın Çetinsaya ise kamuoyunda tartışmaya açılacaktır.
 

YÖK, teknik öğretmenlerin sesini artık duymalı, kararının arkasında durmalı, defans lobisine teslim olmamalıdır. 
 

Yazarın Diğer Yazıları
#

Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak

2024-09-08 14:19:27
#

Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek

#

Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür

#

Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz

#

Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?

#

Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları

#

Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız

#

Pagan kültürden medet uman çağdaşlık

#

Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür

#

Yeni ufuklardan yeni umutlara

#

Paradigmalar sarmalında kadın ve emek

#

Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır

#

Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir

#

"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"

#

Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir

#

Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor

#

Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır

#

Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği

#

Bugün için umut gelecek için müjdeyiz

#

Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz

#

Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz

#

Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen

#

Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz

#

Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli

#

Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz

#

Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır

#

Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız

#

Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz

#

Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak

#

"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."

#

Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu

#

Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz

#

Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti

#

Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler

#

'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz

#

Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu

#

Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...

#

Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?

#

KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli

#

Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?

#

Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu

#

Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam

#

Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!

#

'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır

#

Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma

#

FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?

#

İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur

#

İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır

#

Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi

#

Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı

#

Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal

#

Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!

#

Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?

#

MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?

#

Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık

#

Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum

#

Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar

#

MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı

#

Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin

#

Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum

#

Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…

#

Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine

#

Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete

#

Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri

#

Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?

#

‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!

#

Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı

#

Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık

#

Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor

#

Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum

#

Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!

#

Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)

#

Yalan Namertlerin Cesaretidir

#

Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…

#

Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?

#

Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor

#

BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?

#

Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen